/

24 Ekim 2023

ÇOKTAN GELDİ BEKLENMEKTE OLAN

Yaşam hep bir beklenti döngüsündedir ve çoğu zaman insan beklemenin büyüsüne öyle kaptırır ki kendisini, beklenenin ne olduğunu bile unutur.

Tüm dünya ile birlikte ülkemizde de radikal değişikliklere sebep olan COVID 19 pandemisi online mağazacılık , mobil uygulamalarla pekişen farklılaşmış alışveriş alışkanlıkları gibi çok hızlı bir şekilde kanıksadığımız yapılara dönüştü. Tüm bu gelişmeler ile birlikte dijital dönüşüm kavramı da yüksek sesle konuşulmaya başladı hatta moda bir ikona büründü. Perakende sektöründe de bir dijital dönüşüm fırtınası yaşanıyor ve bu yaşananları biraz üzerine eğilerek incelediğimizde yapılmış ve iş görür sistemlerin aynıya yakın kopyaları karşımıza çıkıyor.

Dijital dönüşüme başlamak veya bu dönüşümü etkin biçimde devam ettirmek için bir farkındalık içerisinde olmak anlamı ile karşılık bulan Dijital olgunluk puanları yarıştırılıyor. Ben bu tanımlamanın Z kuşağının bir oyunu olduğunu düşünüyorum zira bu farkındalığı çok iyi kotarmaktalar ve olgunluğun da yaştan bağımsız hakkını vermekteler. Bizim için dönüşüm olan dijitalleşme onlar için hayatın ta kendisi. Dijital dönüşüm peşinde koşarken inovasyon kültürünü unutur bir şekilde hızla yol alıyor olmamız ise bizim kuşağın günümüz dünyasına dair toyluğudur .

İşletmelerin sağlıklı büyüme yolunda önündeki en büyük engel yine kendimiz oluyoruz. Kısa vadeli planlarımızı beslemek için peşine düştüğümüz dijital dönüşüm telaşından kafamızı kaldırıp bizi sektörün devi yapmaya can atan İnovasyon kültürünü görmezden geliyoruz.

Evet sevgili dostlar beklemenin o sihirli tadını biliyorum ama benden duymuş olun ‘’çoktan geldi beklenmekte olan’’

Tam da bu sebeple dijital dönüşüme önem verirken perakende sektöründe işletmelerin inovatif yönlerini nasıl geliştirecekleri ve bu konularda ne adımlar atabileceklerine dair strateji geliştirmeleri gerekiyor.

İnovasyon kültürünü oturtmak ve verimli kılmak, dijital dönüşümü yönetmek veya mağaza zincirine yenilerini eklemek gibi ihtiyaç duyulan yatırımları finanse etmekten ve doğru konsepti kurgulamaktan daha zorlu bir süreçtir.

İnovasyon sadece teknoloji alanında değil, perakende alanında sosyal projelerde de , mobilitenin arttığı günümüzde tüketici şikayetlerini yönetmekten ziyade şikayetlerin oluşmayacağı yapıları oluşturmakta, tedarikçi ve ekip ilişkilerinde de odaklanılması gereken bir kültürdür. Ben bu şekilde var olanların daha iyi kopyalarını yapma telaşından sıyrılarak , oyunun kuralını değiştiren , denenmemişe cesaret ederek herkes için daha verimli , “fiktif “ İyimser bir açıklama ile düşsel karlılıkların değil gerçek karlılıkların yakalanabildiği yapılara evrilmesinin mümkün olacağına inanıyorum.

İğneyi kendimize batırmak olsun diye, devam eden günlerde perakende sektöründe inovasyon kültürünü, oluşturmanın, olgunlaştırmanın argümanlarından bahsetmekte boynumun borcu olsun. Sonraki yazılarımda Pareto’nun %20 si ile ülkemizdeki inovasyon ilişkisini ve birbirini tekrarlayan yöntemlerden sıyrılarak nasıl farklılık yaratabileceğimizi de biraz konuşalım isterim. Bugüne ricam olsun, duyun çalıp duran kapınızı, çoktan geldi beklemekte olduğunuz kültürel değişim.

İbrahim Haluk Erden